‘’Savaş zorunlu ve kaçınılmaz olmalıdır, milletin hayatı tehlikeyle karşı karşıya kalmadıkça, harp bir cinayettir. ‘’ – Mustafa Kemal Atatürk
Savaşlar; dünya tarihinin
sayfalarına kalıcı hasarlar bırakan, insanlar üzerinde kötü etkiler yaratan,
kimsenin hatırlamak istediği anılardır. Devletlerin arasında yaşanan diplomatik
sorunlar neticesinde savaş noktasına gelen ülkelerin başındaki insanlar, bilinçsizce
hareket ederek temsil ettikleri halkı ateşe atmaktadırlar.
Bazı ülkeler sırf daha fazla
sömürge elde etmek için kendine ait olmayan topraklara saldırmakta, bazı
ülkeler ise çıkar çatışmasından galip gelebilmek için veya saçma sapan nedenlerden dolayı
savaş çıkarmakta ve bütün bunlar sadece tarafları değil tüm dünyayı
etkilemektedir. Örneğin; 6 Ağustos 1945 tarihinde başlayan ve tam 3 gün süren,
Amerika’nın Nagazaki ve Hiroşima’ya yaptığı atom bombası saldırısının etkileri
günümüzde hala devam etmektedir. Patlamanın ardından, yaklaşık 300.000 santigrat
derece sıcaklığında oluşan bir alev fırtınası, saatte 1800 km
ilerleyerek 3 km çapındaki bir alanda her şeyin yok olmasına ve insanların
yanarak can vermesine sebep olmuştur. Yaşanan bu olayın sonuçları ise günümüzde
hala görülmektedir.
Elbette sadece bununla sınırlı
değil. Tıpkı yaşanan bu acı verici durum gibi onlarca hatta yüzlerce daha yaşanmıştır
ve yaşanmaya devam etmektedir. Ve ne tesadüftür ki bu tür olayların altından
hep Amerika çıkmaktadır.
Çıkarları uğruna dostunu bile
yarı yolda bırakan emperyalist Amerika, dünyanın süper gücü olduğunu iddia
etmekte ve bazı ülkeleri kendisine itaat etmeleri için tehdit etmektedir. Bunlarla
yetinmeyip, birden fazla etnik kökenin yaşadığı ülkelerin toplumları arasına da nifak tohumu ekerek rant sağlamaya çalışmaktadır.
Gelelim savaşların sonuçlarına…
Bize göre en önemli ama onlara
göre en önemsiz sonuç, savaşın; kadınlar,yaşlılar ve hatta çocukların üzerinde
bıraktığı etkiler. Kadınlar; ailelerinin gözleri önünde tecavüze uğramakta, hamile
olanların karınları deşilerek bebekleri çıkartılmakta, yaşlılar; halsiz
bedenlerine rağmen türlü işkencelere maruz kalmakta, çocuklar ise ya diri diri
gömülerek ya da kurşun yağdırarak öldürülmektedirler. Şahsen başka bir nedene
gerek yok diye düşünüyorum. Ha ille de başka bir sebep arıyorsanız da, şuan
Afrika’da yaşanan hayata bir göz atın derim. Zamanında kendilerine yönelik
uygulanan sömürgeler, su bulmakta zorlanan ve açlıktan kemikleri gözüken
insanlarla karşı karşıya getiriyor bizi maalesef.
Savaşın ne kadar kötü ve iğrenç
bir çözüm yolu olduğu da yazdıklarımdan anlaşılıyor sanırım. İşte bu yüzden; ne
ülkemde, ne başka bir ülkede, ne de dünyada savaş istememekte sonuna kadar
haklı olduğumu düşünüyor ve ‘’Savaşa hayır, barışa evet.’’ cümlesinin de ağzınızdan düşmemesini temenni ediyorum.
Sağlıcakla kalın…
17/01/2018 - Onur ARAS - Kars
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder